Ülkemizi vesayetin her türlüsünden kurtarmamız gerekiyor

AA

Mutluluk Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlemiş olduğu basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmuş oldu.

Fas’ta meydana gelen zelzele, Libya’daki sel ve fırtına ile Sudan’daki hava saldırılarında yaşamını kaybedenlere Tanrı’tan rahmet yaralılara acil şifalar dileyen Karamollaoğlu, başta İslam alemi olmak suretiyle tüm dünyaya afetzedelere el uzatmaları çağrısı yapmış oldu.

“Türkiye’nin siyasal tarihinin en kara lekelerinden, aşılamayan travmalarından 12 Eylül 1980 darbesi”nin peşinden yaşanmış olan sürecin derin izlerinin hala siyasal ve toplumsal hayatta görünür bulunduğunu dile getiren Karamollaoğlu, aradan 43 yıl geçmesine karşın bugün hala bu acı tecrübelerden ders çıkarmayanların bulunduğunu söylemiş oldu.

Karamollaoğlu, şunları kaydetti:

Hala kutuplaşmadan, kamplaşmadan siyasal kazanç elde etmeye çalışanlar insanımızın bir yarısını, öteki yarısını düşman göstermeye çalışanlar, ne vakit akıllarını başlarına alacak, merak ediyorum. Ne vakit vatanımızda iktidarlar kendilerinden değişik düşünenleri fişlemekten, değişik fikirlerini beyan edenleri damgalamaktan vazgeçecekler bilemiyorum. Ne vakit vatanımızda bu tip problemler gündeme gelse hayıflanmadan öteye de maalesef geçemiyorum. Dünün mağdurlarının bugünün zalimleri olduğu bu kısır döngüden ülkemizi ne vakit, iyi mi kurtaracağız güvenli olun bilemiyorum. Ülkemizi, vesayetin üniformalısından, cübbelisinden, ekip elbiselisinden, forslusundan, asla fakat asla fark etmez her türlüsünden kurtarmamız gerekiyor.

“Dün çözüm reçetesi olarak takdim edilenler bugün problemin kendisi oluyor”

Eğitimde en temelde sistem problemi ve istikrar eksikliğinin yaşandığını korumak için çaba sarfeden Karamollaoğlu, “Maalesef her gelen bakana, her gelen müsteşara, hatta genel müdüre bakılırsa imtihan adları, sistemi, müfredat ve kurallar devamlı değişiyor. Dün, süslü cümlelerle, büyük ideallerle çözüm reçetesi olarak takdim edilenler, bugün problemin kendisi haline geliyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de kalıcı eğitim politikası ve kararlılığın bulunmadığını, eşitsizliğin “zirveye çıktığını” ileri devam eden Karamollaoğlu, üniversitelerin tekrardan bilimsel özgürlüğün merkezi haline getirilmesi mevzusunun öncelikli bir siyasal mevzu olarak ele alınması icap ettiğini dile getirdi.

“Talebesi olmayan üniversiteler varken yeni üniversite açılmasını neyle izah edeceğiz”

Karamollaoğlu, son günlerde bazı adların “alakası olmadığı” fakültelerin başına belirleme edildiğini öne sürerek, şunları kaydetti:

Bazı üniversiteler maalesef bu sebeple hala öğrencisiz. Peki, talebesi olmayan üniversiteler varken yeni üniversite açılmasını neyle izah edeceğiz? Bunu bir türlü ben anlayamıyorum. Bizim kanaatimize bakılırsa, yeni bir üniversite bundan sonrasında açılmamalı. Hatta ileri giderek söylüyorum, mevcut üniversiteler birleştirilmeli gerekiyorsa. Batı’da daha gelişmiş olan, kadroları geniş olan üniversiteler Doğu’da kadrosuz olan üniversitelerle bir bakıma kardeş üniversite duyuru edilmeli. Böylece açık kapatılmalıdır. Bundan daha doğal bir adım olmaz fakat maalesef sırf görüntü vermek için yeni üniversite açma sevdasından bu dostlar bir türlü vazgeçmiyorlar.

Haber Deposu: Anadolu Ajansı (AA)